hesabın var mı? giriş yap

  • çin'in kalabalıklığı ile ilgili bir fıkra ya da anektot:

    isveç çin'e savas ilan etmis. bir sekilde çin'e kadar gelmisler.
    haber çin devlet baskanina gec ulasmis.
    - baskanim isveç bize savas ilan etti...
    - isveç de ne?
    - avrupada bir ülke
    - kac kisi bunlar?
    - 8 milyon efendim.
    - hangi otelde kaliyorlar?

  • "benim naçiz bedenim elbet bir gün toprak olacaktır" diyen birini mumyalamak,
    "beni görmek demek yüzümü görmek demek değildir" diyen birinin resimlerini her yere asmaktır.

  • obama bu dizinin son sezon ilk bölümü ile çakışmasın diye konuşma saatini değiştirmiş.
    yapımcılar da kendisine bu bölümü dvd ile göndermişler.

    şimdi obama gerçekten halk adamıysa bunu rapide yükler. bekliyoruz.

  • ilkokul 3. sınıftayız. bi özel okul sıra olduk. müdürün ismi ''maşallah sayın '' kendisiyle o yaşımda sayın maşallah sayın diye dalga geçerdim her neyse sabah sıra olmuşuz. dizilmişiz. o zamanlar kısa boyum en önde duruyorum. her neyse bu müdür çıktı konuşma yapıyor. ben de o esnada hayallerde yaşıyorum yok işte şuraya bi göktaşı düşse tam kürsüye nasıl kurtulurum ki lan geriye koşamam sola kaçayım falan diye hesap yapıyorum. o esnada assolist gibi mikrofonla sağa sola dönüp dolaşan müdür mikrofonun kablosunun yetmediği alana doğru ısrarla mikrofonu çekiyor falan. ben bir anlığına hayallerden çıkıp gerçek dünyaya dönüyorum müdür arkası dönük mikrofonun yetmediği yere ısrarla giderken bir anda

    -kopacaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaak !!!

    diye bağırdım. 500-600 kişi susuyor. bütün gözler bende amk.

    sonra tabi herkes güldü. ben kıpkırmızı oldum.

    sonraki günlerde,haftalarda,aylarda üst sınıftaki kızlar yanıma gelip kopacaaaaaaaaaaaaaaaaaaak diye bağırıp durdu.

    skiyim ya :/

  • bazen metronun yürüyen merdivenlerinden çıkarken bazı çiftler görüyorum. genelde çocuk, kızdan daha uzun tabi. çocuk bir şeyler anlatıyor, kızın gülüşünden çok ciddi olmadığını anlıyorum. ama kız çocuğun gözlerinin içine bakıyor resmen. çocuk ya önüne bakıyor ya da gözleri etrafı tarıyor oluyor ama kız sadece çocuğa bakıyor. en az 7-8 defa denk geldim böyle çiftlere. o an diyorum ki "lan bir erkek bir kızı kendine bu kadar aşık etmek için ne yapmış olabilir?". bunun yanıtını bulamıyorum işte. sonra düşünüyorum, eskilerden kimse bana böyle bakmış mıydı diye...ona da olumlu yanıt veremiyorum. neyse, en iyisi ben işime döneyim, skerler aga...

  • gözlemleyebildiğim kadarıyla düğünde gelin kadar stresli ve tüm gözlerin üzerinde olduğu 2 numaralı kişi. evet bu kişi damattan daha çok gözleri üzerinde toplayan kişi. geline göz ucuyla bir baktıktan sonra tüm teyzelerin 2 numaralı hedefi. kendilerince oğullarına kız bakan teyzeler arası soğuk savaşın sebebi.

    gelin, üzerindeki sorumluluğu ve kusurlarını örtebileceği bir şeye sahip, gelinlik. ona 2 dakika bakan herkes mest oluyor. peki ya bu kızımız öyle mi? hayır. giyeceği elbise, saçları ve makyajı inanılmaz dozunda olmalı. orada ablasını evlendirirken ışıl ışıl parlamalı ama aynı zamanda o teyzelerin gözünde olumsuz bir etki bırakmadan yapmalı bu işi. tüm misafirleri güler yüzle karşılamalı. ıslak ıslak öpen amca ve teyzelere karşı takatli olmalı. ve en önemlisi; teyzelerden gelen oğlumla dans etsene baskılarını çok seri cümlelerle bertaraf etmeli. annesinin gazıyla kendisini dansa kaldırmak isteyen yağız delikanlıları ise kırmadan - incitmeden yerlerine yollamalı.

    az daha unutuyordum; bir de düğün sonunda en çok ağlayan kişi olmalı.

    gözlemlediğim kadarıyla zor zanaat gelinin kız kardeşi olmak.

    edit: hayır bu bahsedilen kız kardeş ben değilim. ben kız bile değilim lan. bunun yüzünden, daha okuduğunu sindiremeden -ki bu durumda okumuş saymak yanlış- "öyle düğünler kaldı mı ki yeaa?" ve "kezbansın işte eaeheaha" şeklinde mesajlarından dolayı siz sevgili sözlükçülerin gözlerinden öpüyorum.

  • kedilerin yakaladıkları böcek, fare vb hayvanları salonun ortasına, yataklarımızın üstüne bırakmasının nedeni.
    kedi sahipleri bilir kediler balkonda,terasta, bahçede ya da evin her hangi bir köşesinde yakaladıkları hayvanları getirip salonun ortasına bırakır. bu hayvan bazen bir kelebek olur bazen bir fare (bu başıma gelmedi neyse ki) kedi sahipleri de bu davranışı "hediye getirdi" veya "tebrik edilmek istiyor" gibi yorumlar yapar. çoğu kez de espri konusu olmuştur bu konu.
    aslında hayvanlar bunu bizleri eğitmek icin yapıyormuş. kediler her ne kadar yaklaşık 10 bin yıldır evcil hayvanlar olsalar da avcılık iç güdülerini kaybetmemiş canlılar. yapılan araştırmalara göre abd'de her yıl 4 milyara yakın kuş kediler tarafından avlanıyor. bu sayı avladıkları diğer küçük şeyleri de hesaba katınca inanılması güç ama 30 milyara yaklaşıyor. kedileri bu denli iyi avcılar yapan onların içgüdüleri, bu iş için evrimleşmiş vücutları ve yavruyken annelerinden aldıkları eğitim.
    özellikle dişi kedilerde görülen bu evin ortasına böcek vs bırakma nedenleri de sizleri bu hayvanları yakalayamayacak durumda görüp eğitmek istemeleri. o yüzdendir sıklıkla öldürdüğü kelebeği getirip önünüze koyup sizden bir şey bekler bakışları ile size bakması.
    kediler yavrularını eğitirken öncelikle ölü hayvanı getirip yavrunun önüne koyarlar. ikinci aşama ölmemiş ama kaçacak halde olmayan hayvanlarla talim yapmaktır. emin kedi besleyenler salonun ortasında acı çekerek yerde titreşen böceğin başında sabırla bekleyen kedi manzarasıyla daha önce karşılaşmıştır.

    yani hayvanlar 10 bin yıldır bizi eğitmeye çalışıyor. bu davranış özellikle kısırlaştırılmış disi kedilerde çok sık rastlanıyor. hayvanların gözünde ne kadar beceriksiz gözüküyoruz bir düşünün *.

  • asgari geçim indirimi müessesesine kurban gitmiş uygulama. zarfın doldurulması vakti yaklaştığında herkes, özellikle memurlar önüne gelen herkese "fazla fişin var mı" ya da muhasebecilerin kapıları aşındırılırdı, market ya da giyim tarzı işletmelerin stok fazlalıklarının eritilmesi amaçlı fatura kestirilmesi amaçlı olarak. bir de bunların zarfları satılırdı aynı milli piyango bayileri gibi ama bakkal, kırtasiyelerde rahatlıkla bulunurdu. ip yumağına dönmüş fişler önce güzelce tasnif edilirdi ve daha sonra hesap makinesi ile en az 3 kez sağlama yapma yoluyla sütunlar toplanır,zarf yetmez ise nakli yekünler itinayla diğer zarflara aktarılırdı. finalde ise ön yüzüne toplam yazılır ve oranların hazır olduğu sütunlardan, işverenin stopaj mükellefiyete göre ya ay ay ya da üç ayda bir bu para kişinin bordrosundaki gelir vergisinden mahsup edilirdi.

  • bu şarkının amacı kıpır kıpır oynatmak değil, akp denen kötülük ve nifak imparatorluğunun bittiğini müjdelemektir. milenyumun çav bellası böyle olur.

  • baştan söyleyim, mike patton 'ı çok severim ve fakat chuck mosley 'i de mike 'dan daha az sevmem sevgili sözlük..

    bu yazımda uzun zaman önce okuduğum, mike patton ‘ın faith no more ‘u nasıl star yapıp aynı zamanda günümüz rock müzik endüstrisini istemeden de olsa nasıl bir çıkmaza soktuğunu anlatan ve bana bir oranda mantıksız gelmeyen bir teoriden yola çıkarak derlediğim kısa yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum:

    hikayemizde kısaca, chuck mosley adında siyahi, rasta saçlı bir adam san fransisco 'lu rock müzik grubu faith no more ile 2 şahane albüm kaydediyor ve sonrasında gruptan atılıyor. chuck 'ın akabinde gruba mike patton dahil oluyor ve ilk kez 1990 yılında epic adlı şarkının müzik videosunda ortaya çıkıyor; mike bu videoda bir rock müzik grubunda rapper kıyafetleriyle oraya buraya zıplayarak rap müzik tarzında şarkı söylüyor ve limp bizkit 'in gezegendeki en büyük gruplardan biri olmasıyla sonuçlanacak ve 40 yıldan fazla sürecek rock müzik endüstrisi yıkımının da startını böylece vermiş oluyor.

    gelin bu olaylara biraz daha detaylıca bakalım:

    faith no more' un mike morris 'den sonraki "gerçekten sağlam" vokalisti chuck mosley, madde bağımlılığı olan sıradışı bir müzisyen. kendisinin albüm performansı süper olsa da konserlerde sözleri unutuyor, detone oluyor, söyleyemiyor ve 1988'de grup elemanlarının ortak kararıyla gruptan uzaklaştırılıyor. boşalan vokale ise mr. bungle solisti mike patton geliyor. mike patton, chuck mosley 'e kıyasla öncelikle bir beyaz tenli ve vokal tarzı chuck 'dan daha rapper 'ımsı.. kader bu ya, bu kombinasyon mtv'nin tam o dönemde aradığı şeylerle uyuşuyor: beyaz bir şarkıcı ve rock temasının ağır bastığı rap vokalli groove, melez bir müzik grubu.. fena değil? evet.. faith no more, mike patton sayesinde gece yarısı yayınlanan alternative nation program konseptinden, mtv 'de bütün gün klipleri dönen bir star gruba evriliyor ve kısa sürede sadece süper yıldızların başına gelebilecek ultra keskin bir rotasyon geçiriyor.

    faith no more 'a ışık hızında şöhretin kapılarını açan şeyin solistlerinin ten rengindeki değişikliğin olduğunu kesin olarak söyleyemesek de 80'ler mtv 'sinin, o dönemde henüz çok kültürlü müzik paylaşımları ile tanınmayan, zenciler ile sevişmeyen bir televizyon kanalı olduğundan ve mike patton ile faith no more 'un mtv 'de daha beyaz göründüğünden bahsetmek yanlış olmayacaktır. siz müzik severlere, bu dönemde chuck mosley 'li ve mike patton'lı faith no more işlerinin müzikal kalitesi arasında çok bir fark olmadığını anlatabilmek adına we care a lot ve epic videolarını paylaşmak istiyorum.

    faith no more ve mike patton birlikteliği elbette aniden rap-rock melezlerini icra etmeye başlayan bir ton grubun kurulmasına sebep oluyor. örneğin tek düze bir red hot chili peppers ve onların ardından mordred, infectious grooves, living colour, 24-7 spyz, heads up, urban dance squad ve daha sonrasında kid rock, insane ve limp bizkit gibi gruplar kendilerini beyazlar için siyahi müziğin imgeleri olarak lanse ediyorlar. bunun yanında sayısız metal grupları da bu silsileye dahil oluyor; bas gitarda ne kadar çok telin varsa, o kadar ciddi bir müzisyensin şeklinde düşünen elemanlardan kurulu metal gruplarından bahsediyorum.

    bununla birlikte, mike patton 'un bunun farkında olduğunu düşünmek için de elimizde sebepler olabilir. örneğin patton 'ın, zamanının çoğunu gruptan uzakta, kusursuz referanslara sahip bir özgeçmiş oluşturmak için harcadığını söyleyebiliriz. kendisi john zorn, buzz osborne, eyvind kang, otomo yoshide, björk ve melt-banana gibi isimlerle solo çalışmalar yapıyor, ipecac etiketi, melvins, dalek, neil hamburger ve kendi süper grubu tomahawk gibi çeşitli gruplar ve projeler içerisinde yer alıyor. bunu yaparak, son 30 yılda avangard ve alternatif müzik'in en güçlü itici güçlerinden biri olmayı da başarıyor ve hatta belki de, kendince müzik dünyasından özrünü bu şekilde dile getiriyor.

    yanlış anlaşılmasın, faith no more 'u çok seviyorum ve fakat rock müzik dünyasını istemeden de olsa bir çıkmaza soktuklarını ve günümüzde rap-metal karışımından daha saldırgan progresif metal tarzına kadar tüm rock türlerinde faith no more''un müziğe işlediği melez dna'ların sıkı sıkıya yerleşmiş olduğunu duyuyorum.

    fantomas ya da tomahawk dinlediğimde kendi kendime şöyle düşünüyorum: sakin olmalıyım, bu herifin faith no more 'u ve tüm rock müzik endüstrisini müzikal bir çıkmaza sokması 30 yıl önceydi, üstünden çok zaman geçti, en iyisi bunu unutalım gitsin.. ama sonrasında epic için çekilen o videoda dangalak dangalak zıpladığı aklıma geliyor ve.. üzgünüm mike, gerçekten harikasın, ama aslında o kadar da değil..

    halis saygı, aralık 2022

    ———

    edit | bu paylasimimi her şeye muhalefet olmazsa ölecek hastalığına sahip tum arkadaslara ithaf ederim.